Gerçekliğin Yerini Bıraktığı Dünya: Hiper Gerçeklik ve Sosyal Medya

Son dönemde yaşanan olaylar ve aslında çok önceden beri, sosyal medyanın dünyayı, yaşamı, çevremizi ve kendimizi algılayış biçimlerimizi değiştirdiği konusunda çok düşündüm. Hepimiz, sosyal medyanın zararlı etkilerini duymuşuzdur. Yeni neslin fiziksel iletişim eksikliği ve telefonlarına olan tutsaklığı, gerçekliğin yerini hiper gerçekliğe bırakmasına neden oldu.

İlk kez Fransız yazar Jean Baudrillard tarafından ortaya atılan “hiper gerçeklik” kavramı, temelde “gerçeğin herhangi bir kökenden yoksun olarak modeller aracılığıyla yeniden üretilmesi” anlamına geliyor. Yani, tam olarak içinde yaşadığımız sosyal medya çağını tasvir ediyor. Bu kuram, sosyal medya ile artık herkesin kendi gerçekliğini yaratması ve dolayısıyla asıl “gerçek”in ne olduğunu bulmamıza engel olmasıyla ilgili. Gerçekten de, sosyal medyaya baktığımızda, paylaşılan içeriklerden hangilerinin “gerçek” hangilerinin birilerinin gerçeği olduğunu anlamak zor. Peki, sosyal medya bu kadar hayatı ve hayatı algılayış biçimimizi değiştirmişken, son günlerde yaşanan bu olayları nasıl kavramalıyız?

Sanal dünya, fiziksel dünyanın ötesine geçti

Vahşet her zaman vahşet, psikopat her zaman psikopattır. Ancak belki de asıl sorun, gençlerin gerçek dünyadan kopup sanal ortamda kendilerine yeni bir ortam yaratmaları ve bu dünyanın gerçek dünyanın da ötesine geçmiş olması. Sosyal medya kültürünün, gençlerin akıl sağlığını olumsuz etkilediği de bilinen bir gerçek. Ancak, üzerine biraz düşünürseniz, sosyal medya platformlarının bizi değiştirdiği daha derin yollar var.

Sosyal medya, ruh sağlığımızı bozuyor

Instagram’da sürekli mükemmel tatil paylaşımları, her zaman eğlenen ve gülen “başka”ları, sahip olamayacağımız hayatlar bize adeta bir bombardıman şeklinde dayatılıyor. Henüz hayatının baharında bir genç için bunun ulaşılmazlığı, gerçekten ruh sağlığı üzerinde çok ciddi sorunlara yol açabiliyor.

X’e giren biri, gündemi ve gündem hakkındaki yorumları, paylaşımları gördükçe, ciddi bir paniğe kapılıp olumsuz etkileniyor. Orada da sürekli bir korku pompalaması söz konusu. Z kuşağı, telefonun ucundaki hayatlar ile kendi “yetersiz” hayatını karşılaştırıp duruyor. Ve bu durum, gün geçtikçe daha vahim, daha korkutucu bir hal almaya başladı.

Sokaklar boş, Discord odaları dolu

2000’li yılların başında sabahtan akşama kadar sokakta koşup eğlenen çocuklar vardı. Şimdi çocuklar, evde bilgisayarlarının ve tabletlerinin başında. Saklambacı, yakar topu, sessiz sinemayı, ip atlamayı bilen yok. Ebeveynlerin, sokakların artık eskisi kadar güvenli olmamasını bahane göstererek kendilerince aldıkları bu önlem, artık dünyayı bambaşka algılayan gençler yarattı.

Z kuşağı, dünyayı sosyal medyada gördükleri, sosyal medyada ona dayatılanlar ile algılıyor. Sorgulama becerisi çok zayıf. Bir kuşak olarak genelleme yapmak istemesem de, durumun çok kötü yerlere gittiğinin hepimiz farkındayız.

Kaç ebeveyn, akşamları odasına çekilen kız veya erkek çocuğunun kimlerle ne konuştuğunu, hangi siteleri ne amaçla ziyaret ettiğine hakim? Peki, gerçek ve sahte arasındaki ayrımını yapamayacak yaştaki çocukların bu kadar sosyal medyaya bağımlı olmaları ne kadar korkutucu olabilir? Bence çok korkutucu…

“Hiper gerçeklikten sonra artık gerçekliğe ihtiyaç yok”

Baudriilard’a göre, hipergerçeklikten sonra artık gerçekliğe ihtiyaç yoktur. Kendi gerçekliğimizi kaybettiğimiz için bize gösterileni gerçek olarak kabul etmeye başlarız ve belli araçlar bizler için yeni gerçekler üretmeye başlar işte bu da hipergerçekliktir. Kendi gerçekliğimizi kaybettiğimiz için bize gösterileni gerçek olarak kabul etmeye başlarız ve belli araçlar bizler için yeni gerçekler üretmeye başlar işte bu da hipergerçekliktir.  Sosyal medyanın ve yeni dünya düzeninin, gençler üzerinde yapmak istediği şey tam olarak budur.

Gerçekliğimizi kaybettiğimizde düşünme, karar verme gibi bizi biz yapan yetilerimizi de yavaş yavaş kaybederiz. Herkes aynı düşünür, aynı konuşur, aynı davranır ve hayat sadece sanal bir oyuna dönüşür. Kendimize sınırlı seçeneklerden bir kişilik  oluşturup sınırlı bir yaşam seçip aslında kolay ve farklı gözüken ama altında derin bir sıradanlık yatan bir yaşam seçmiş oluruz.

İnsanlar çok derin ve birbirinden farklı özel canlılardır. Teknolojiyi bu özel canlıları geliştirecek ve daha da güzelleştirecek şekilde kullanmamız gerekiyor. Maalesef bizler insanları birer makine yapıp makineleri birer insan yapmaya çalışarak enerjimizi ve gücümüzü ters yönde kullanıyoruz.

Peki, teknolojiyi daha bilinçli kullanan bir dünya ve gençler mümkün mü? Yoksa çok mu geç kaldık?

Kaynakça

Social media is changing how we view real life

https://sisterslab.org/gerceklikten-geriye-kalan-dunya-hiper-gerceklik/ 

3Yorum

  • TV Reklamı: İki Dünya Nasıl Bir Araya Gelir| PR Haber Ajansı

    […] tamamlayan iki dünya olarak, markaların pazarlama stratejilerinde büyük bir rol oynamaktadır. PR Haber Ajansı olarak, bu iki platformun nasıl bir araya gelebileceğine dair stratejik yaklaşımlar […]

    Ekim 9, 2024
  • Medya İlişkileri Yönetimi: PR Stratejisi | PR Haber Ajansı

    […] PR Haber Ajansı, medya ilişkileri yönetiminde sunduğu profesyonel hizmetlerle markaların hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmaktadır. Ajans, müşteri odaklı bir yaklaşım benimseyerek, markaların ihtiyaçlarına özel çözümler geliştirmekte ve medya ile güçlü bir bağ kurmalarını sağlamaktadır. PR Haber Ajansı’nın sunduğu hizmetler arasında basın bülteni dağıtımı, medya listesi oluşturma, etkili hikaye geliştirme ve kriz iletişimi yönetimi gibi unsurlar yer almaktadır. […]

    Ekim 9, 2024
  • Kriz Anlarında Siyasi PR: Başarılı Örnekler| PR Haber Ajansı

    […] PR, etkili iletişim ve doğru stratejilerle yönetildiğinde, olumlu sonuçlar doğurabilir. PR Haber Ajansı olarak, siyasi aktörlerin bu zorlu süreçleri en iyi şekilde yönetmelerine yardımcı olmak […]

    Ekim 9, 2024
× Whatsapp